24 Ocak 2010 Pazar

İrem'in hayat kurtaran önermesi..

Güzel olanla buluşmalarımın buluşturucusu dostum Gürol bir gün beni, durak demeye dilim varmıyor, hayat yoluma paralel bir yol olan Çatı'ya götürdü (http://www.catidans.org/). Orada katıldığım çalışmalardan birinde, çalışmayı yürüten dansçı arkadaşımız İrem, bir önermede bulundu; "ayakta dururken ya da otururken, kaslarınızın altında sizi taşıyan bir iskeletiniz olduğunu hatırlayın, onu gözünüzün önüne getirin, daha az yorulacaksınız.." (http://www.iremcalikusu.com/).
Çok eski olmayan bir zamanda, yaklaşık 6 -7 sene öncesinde, bir bedenim olduğunu görüyor, biliyor ve onu oradan oraya 'taşıyordum', çok yorularak.. Sokakta yürümek eziyet halini almıştı.. Önceleri yalnızca fotoğraf malzemeleri, çanta ve tripod taşıdığım zamanlarda böyle hissederken, giderek bu hal hiçbir şey taşımadığım, elimi kolumu sallayarak yürüdüğüm zamanlara da hakim olmaya başladı. Ayakta durmak bile yorucuydu.. Sürekli oturmak isteyerek; sırtımda çanta yürürken bir işyeri bahçesinde gördüğüm, çalışanlar öğle tatilinde otursun diye ağaç altına konmuş bankları düşleyerek geçirilen bir hayat.. 'N'oluyor bana? Böyle ne kadar gider' soruları, ardından sıkışan kula yetişen hızır şeklinde Yoga ile tanışma (Kaş Camping / Kartal Yuvası /sevgili Deniz) ve bedenimi o zamana kadar olandan farklı bir şekilde farkediş.. (http://www.denizsusever.com/)
2005 yılında Çatı'da çağdaş dans dersleri kapsamında yürütülen hareket, beden farkındalığı çalışmalarında artık bedenimi taşımıyor; düşünce ve duyguların ifade bulduğu, hafızası olan, tutan ve bırakan bedenimle içinde bulunduğumuz uzayda hareket ediyordum. Çatı bana, hareket etmenin ve hareket eden bedeni farketmenin insana ne kadar iyi geldiğini; zihni ne kadar özgür bıraktığını; bedeni, zihnin koyduğu sınırların ötesine taşıdığını gösterdi. Hayat pratiğinde de, ayakta durmayı, sıkışma ve ağrı hislerini nasıl gevşetebileceğimi, insanlara ya da nesnelere çarpmadan yürümeyi, aniden durabilmeyi ve bunu rahatlıkla, zararsızca yapabilmeyi, kalabalıkta kimseye kolumu bacağımı çarpmadan dansedebilmeyi, herşeyle uyum içinde varolabilmeyi.. Ve bütün bunları herkesin yapabileceğini..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İhtİyacın; belkİ bİr bİtkİ..

Bu köşeye; iyileştirici etkilerinden yararlandığımız bitkilere dair, Ecz.Nimet Özata'dan öğrendiğim birkaç bilgi ile başlamak istiyorum. Kendisinin Fitoterapi ve Aromaterapi isimli kitabı Doğan Yayıncılık tarafından basılmış, kitapçılarda bulunuyor. http://www.dogankitap.com.tr/kitap.asp?id=1257
Bitkileri, alabiliyorsak paketlenmiş bir şekilde satan ya da cam kavanozlar veya kapalı çekmece kutu vs'lerde saklayan aktarlardan almalıyız ki açıkta bekletilip aromatik etkilerini yitirmemiş olsunlar. Ayrıca dükkan önlerinde satılan bitkilerin sokaktaki bütün tozu pisliği de taşıyabileceği ihtimalini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Kurutulmuş bir bitkinin etkinlik süresi ise 1 yılmış. O nedenle bitkileri, her zaman alışveriş yaptığımız bir aktardan alıp uzun yıllardır bekletilmediğinden emin olmamız da bir başka dikkat etmemiz gereken unsur.

Belkİ bİr hareket

Uzun süre masa başında çalışma, ağır nesneleri taşıma ya da sadece duruş bozukluğu sebebiyle bir çok insan sırt ve bel ağrısından şikayet ediyor. Gün sonunda, sessiz, sakin bir ortamda, aşağıdaki resimde gösterilen pozisyonda 20 dakika yatarak sırtınızın ve belinizin dinlenmesini ve ağrılarınızın hafiflemesini sağlayabilirsiniz.
Dikkat edilecek noktalar;
* Yerde yatarken üşümemek için altınıza, yerin sertliğini hissetmenize engel olmayacak kalınlıkta ve soğuğu geçirmeyecek bir örtü serin (bir kaç kat yapılmış polar battaniye gibi). Omurganızın tam düz uzanması için başınızın altına bir kitap koyabilirsiniz.
*Yattığınız ortamın havasının temiz olmasına özen gösterin. Sakin bir müzik dinlemek ya da sessizlikte uzanmak gevşemeyi ve dinlenmeyi kolaylaştırır. Gözlerinizi yormayacak hafif bir ışıkta veya tamamen karanlıkta yatmak da öyle..
*Yatarken kollar gövdenin yanında düz uzanıyor ve avuç içleri açık olarak yukarı bakıyor. Bacaklarınızın sandalyeye 90 derecelik açıyla yerleştiğinden emin olun.
*Yatılan süre boyunca nefes burundan diyaframa (göbek bölgesine) olabildiğince yavaş ve derin alınıp veriliyor. Ancak bunu kendinizi zorlayarak değil, yapabildiğiniz kadar, doğal bir akışla yapın. Nefes alışınızda karnınızın yanlarının genişlediğini hissedin. Her nefes verişinizde ise nefesi sonuna kadar verin ve omurganın, özellikle bel bölgesinin giderek yere indiğini hissetmeye çalışın.
*Nefes alış verişler boyunca, dikkatinizi vücudunuza yönlendirerek kasılı kalmış yerlerinizi farketmeye çalışın ve farkettikçe içinizden "serbest bırakıyorum" diyerek o bölgeyi rahat bırakın. Vücudunuzu dikkatinizle tarayın ve her bölgenin ağırlığını tamamen yere bırakın, vücudunuzun ağırlaşıp yere yapıştığını hissedin.
*Süre sonunda kalkarken, önce bacaklarınızı aşağı indirin ve mutlaka sağ ya da sol yanınıza dönerek, elinizle yerden destek alarak doğrulun.
*Çalışmanın tedavi edici niteliğini artırmak için tekrar kalktığınızda ağır kaldırmayacağınız, sırtınızı zorlamayacağınız bir zaman diliminde, örneğin yatma saatinize yakın yapın. Ancak gün içinde sırtınız ağrıyorsa da bu pozisyonu uygulayarak rahatlayabilirsiniz.
*Bu süre boyunca zihninizin de dinlenmesi için, düşüncelere dalmak yerine dikkatinizin nefesinizde ve vücudunuzda kalmasına çalışın.

Yatış pozisyonu

Yatış pozisyonu