1 Eylül 2021 Çarşamba

Komşumuzun başına gelenler ve alt kol kasları..


 Fotoğrafı 2009 yılında Beşiktaş Meydanı'nda çekmiştim. ©PınarKorun

Doğduğum mahalleden, ta o zamanlardan bir komşumuz -ki kendisi çok müstesna bir insandır, benim için adeta dünyada karşılaştığım Buda’lardan biridir J - bahçenin beton zemininde ellerinin ve dizlerinin üzerine düşmüş. Neyse ki ellerini de yere koyarak dizlerinin daha sert darbe almasını engellemiş ama o anki çarpmanın etkisiyle bileğinde biraz ödem ve bileğin üst tarafında ağrı oluşmuş. Böyle bir durumda kişi, eğer elde ve kolda herhangi bir kırık ve çatlak oluşmadığına eminse, ödem dağılmaya başladığında alt kol kaslarına kendi kendine masaj yaparak bileğinin ve ellerinin rahatlamasına ve tekrar düzgün çalışmasına katkıda bulunabilir.

Bu tip kazalarda, el bileklerini hareket ettiren kaslar, ani binen ağırlığı taşımak ve oradaki kemikleri de korumak için hızlı bir şekilde kasılır. Ödem geçtikten sonra da kasılmanın şiddetine bağlı olarak kasın bazı bölümlerinde gevşememiş mikro alanlar kalabilir (tetik nokta). Kaslarımızda tetik noktaların olması, o kasın normal uzunluğundan daha kısa kalmasına sebep olur. Biz o kısalmış kasla her zamanki hareketlerimizi yapmaya devam ettiğimizde, onunla birlikte çalışan diğer kaslar fazladan yorulur ve onlarda da tetik noktalar oluşur. Bunun bize yansıyan etkisi alt kollarda ve ellerde ağrılar, ağırlık, katılık hissi, zaman zaman da sanki bileğimizi burkmuşuz gibi bir his olur.

 Benzer şekilde ayak bileğimiz burkulduğunda ağrı geçse bile, bileği hareket ettiren kaslardaki tetik noktalar açılmamışsa, düzgün basamamaktan dolayı zaman içinde diz ağrıları başlayabilir, o aşamada da bir şey yapılmazsa ağrı ve hareket kısıtlılığı kalçaya ve bele yayılabilir.

Buradaki videoda; benzer kazalarda, meslek olarak masaj yapanlarda, uzun süreler iki elle sıkıca direksiyonu tutarak araba ve bisiklet kullananlarda, devamlı olarak çiğ köfte yoğuranlarda; tornavidayla bir şeyleri sıkıştırma hareketleri yapanlarda, temizlik bezlerini çevirerek sıkanlarda, piyano çalan ve klavye kullananlarda alt kol kaslarınnda oluşabilecek kasılmaları nasıl gevşetebileceğimizi gösterdim. Yani sürekliliği olan tutma, itme, çekme ve çevirme hareketleriyle oluşabilecek kasılmaları..

not: videoyu maalesef kısık seste çekmişim, kulaklıkla dinleyin lütfen :)

https://www.youtube.com/watch?v=orU1avSKJus&ab_channel=pinakora

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İhtİyacın; belkİ bİr bİtkİ..

Bu köşeye; iyileştirici etkilerinden yararlandığımız bitkilere dair, Ecz.Nimet Özata'dan öğrendiğim birkaç bilgi ile başlamak istiyorum. Kendisinin Fitoterapi ve Aromaterapi isimli kitabı Doğan Yayıncılık tarafından basılmış, kitapçılarda bulunuyor. http://www.dogankitap.com.tr/kitap.asp?id=1257
Bitkileri, alabiliyorsak paketlenmiş bir şekilde satan ya da cam kavanozlar veya kapalı çekmece kutu vs'lerde saklayan aktarlardan almalıyız ki açıkta bekletilip aromatik etkilerini yitirmemiş olsunlar. Ayrıca dükkan önlerinde satılan bitkilerin sokaktaki bütün tozu pisliği de taşıyabileceği ihtimalini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Kurutulmuş bir bitkinin etkinlik süresi ise 1 yılmış. O nedenle bitkileri, her zaman alışveriş yaptığımız bir aktardan alıp uzun yıllardır bekletilmediğinden emin olmamız da bir başka dikkat etmemiz gereken unsur.

Belkİ bİr hareket

Uzun süre masa başında çalışma, ağır nesneleri taşıma ya da sadece duruş bozukluğu sebebiyle bir çok insan sırt ve bel ağrısından şikayet ediyor. Gün sonunda, sessiz, sakin bir ortamda, aşağıdaki resimde gösterilen pozisyonda 20 dakika yatarak sırtınızın ve belinizin dinlenmesini ve ağrılarınızın hafiflemesini sağlayabilirsiniz.
Dikkat edilecek noktalar;
* Yerde yatarken üşümemek için altınıza, yerin sertliğini hissetmenize engel olmayacak kalınlıkta ve soğuğu geçirmeyecek bir örtü serin (bir kaç kat yapılmış polar battaniye gibi). Omurganızın tam düz uzanması için başınızın altına bir kitap koyabilirsiniz.
*Yattığınız ortamın havasının temiz olmasına özen gösterin. Sakin bir müzik dinlemek ya da sessizlikte uzanmak gevşemeyi ve dinlenmeyi kolaylaştırır. Gözlerinizi yormayacak hafif bir ışıkta veya tamamen karanlıkta yatmak da öyle..
*Yatarken kollar gövdenin yanında düz uzanıyor ve avuç içleri açık olarak yukarı bakıyor. Bacaklarınızın sandalyeye 90 derecelik açıyla yerleştiğinden emin olun.
*Yatılan süre boyunca nefes burundan diyaframa (göbek bölgesine) olabildiğince yavaş ve derin alınıp veriliyor. Ancak bunu kendinizi zorlayarak değil, yapabildiğiniz kadar, doğal bir akışla yapın. Nefes alışınızda karnınızın yanlarının genişlediğini hissedin. Her nefes verişinizde ise nefesi sonuna kadar verin ve omurganın, özellikle bel bölgesinin giderek yere indiğini hissetmeye çalışın.
*Nefes alış verişler boyunca, dikkatinizi vücudunuza yönlendirerek kasılı kalmış yerlerinizi farketmeye çalışın ve farkettikçe içinizden "serbest bırakıyorum" diyerek o bölgeyi rahat bırakın. Vücudunuzu dikkatinizle tarayın ve her bölgenin ağırlığını tamamen yere bırakın, vücudunuzun ağırlaşıp yere yapıştığını hissedin.
*Süre sonunda kalkarken, önce bacaklarınızı aşağı indirin ve mutlaka sağ ya da sol yanınıza dönerek, elinizle yerden destek alarak doğrulun.
*Çalışmanın tedavi edici niteliğini artırmak için tekrar kalktığınızda ağır kaldırmayacağınız, sırtınızı zorlamayacağınız bir zaman diliminde, örneğin yatma saatinize yakın yapın. Ancak gün içinde sırtınız ağrıyorsa da bu pozisyonu uygulayarak rahatlayabilirsiniz.
*Bu süre boyunca zihninizin de dinlenmesi için, düşüncelere dalmak yerine dikkatinizin nefesinizde ve vücudunuzda kalmasına çalışın.

Yatış pozisyonu

Yatış pozisyonu